top of page
Yazarın fotoğrafıAlp Ersönmez

Tarkan Fanta Turnesi…Trabzon-Erzurum…2012…

Samsun’dan Trabzon’a güzel manzaralar eşliğinde dolanarak geldik.


Ercan Göynü, Can Şengün, Volkan Öktem, Mehmet Akatay ve Altay Oktar ile yolda…

Geçen yıl şehit haberiyle yarıda bıraktığımız konserden sonra ilk kez geldik Trabzon’a. Aynı geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da kaldığımız otelin, bizim dışımızda tamamen Arap turistlerle dolu olduğunu görünce, ilk başta tabi ki bu konudaki standart esprilerle konuyu ezdiğimizi kabul etmeliyim. Ancak tüm bu kara çarşaflı Arap kadınlarının sanki onları dövecekmişiz gibi bizden kaçtıklarını gördükçe espriler yerini kadını bu hale getiren anlayışı eleştirmeye bıraktı. Kadının saçının telinden, gözünden, ayağından, elinden azılıp üstüne atlanacağını düşünen zihniyet, onu binyıllardır -tektanrılı dinerden çok önceden beridir kadın örtünmektedir, yanlış anlaşılmasın söylediğim- farklı şekillerde örtüyor. Böylesine kara çarşaflar içindeki bir kadın, erkeğin esasında binyıllardır nasıl kendine güvensiz, korku dolu, hazımsız yaşadığının bir abidesidir. Kadını eve hapseden, onu sadece yatakta, ev işlerinde kullanan, yapabileceği, üretebileceği çok şey varken onu sadece erkeğine eş yapan zihniyet pek değişmiyor; kıyafetler değişse de.Ha bu arada kadın da erkek de çalışmayabilir ve hayatın şekillendirmesiyle sadece eş olmak, çocuğa iyi bir ebeveyn olmak da yeterince önemlidir ama burada bahsettiğim anlayış bundan çok farklı. Uzatmaya gerek yok.

Konser güzeldi. Seyirci de.

Selçuklu’nun muhteşem Çifte Minareli Medresesi ile, restorasyonu bittiğinde bütün bir meydan olarak çok güzelleşeceğine inandığım 3 Kümbetler’i ile, en son 2011 Ekim’inde Kampüs’te Caz Konserleri turnesiyle geldiğim, o akşamki Fenerbahçe-Başiktaş maçı sebebiyle seyircinin az ama bizi şaşırtacak kadar ilgili olduğu Erzurum’da garip bir hava vardı. Hepimiz gergindik bir şekilde. Ortak muayyen günlerini yaşamakta olan bir müzik grubu gibiydik adeta. Sabah hava oldukça sıcakken öğle sularında yağan yağmur ile serin hatta soğuk bir havada konser verdik. Seyirci harikaydı. Sahnenin baktığı yönde ve tam karşımızda Star Wars’daki uzun ince ayaklı,sivrisinek kılıklı savaş araçlarına benzer şekilde duran, geçen yıl düzenlenen Olimpiyatlar için yapılan kayakla uzun atlama pistinin ışıkları yanıyordu. Chewbecca ve ben, Han Solo çalarken ısınmanın yollarını arıyorduk…Darth ve Cemal Süreya ile girdiği iddiada yenişemeyip soyadından tek ”d” atan Eddie, bir Vader olmanın vakarıyla olan biteni izlemekle yetindiler. Sabah erken yola çıktık. Anadolu’nun kaderi, uçsuz bucaksız kıraç arazilerden, dağlardan geçerken internet sık sık kesiliyor. Yani kesilemeyeceğini iddia eden reklamlara güvenmeyiniz. Kitabınızı alınız. Bir aile dostumuz, müziğe yeni başladığımda bana ”Fişi çektiğinde müzik bitmemeli” demişti. Şu noktada akıllı telefonlarımız, uygulamalarımız ve laptoplarımızla her gittiğimiz yere neredeyse tüm hayatımızı sürükleyebiliyoruz.

Ama ya fiş çekilirse ne olacak?

Samsun’dan Trabzon’a güzel manzaralar eşliğinde dolanarak geldik.


Ercan Göynü, Can Şengün, Volkan Öktem, Mehmet Akatay ve Altay Oktar ile yolda…

Geçen yıl şehit haberiyle yarıda bıraktığımız konserden sonra ilk kez geldik Trabzon’a. Aynı geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da kaldığımız otelin, bizim dışımızda tamamen Arap turistlerle dolu olduğunu görünce, ilk başta tabi ki bu konudaki standart esprilerle konuyu ezdiğimizi kabul etmeliyim. Ancak tüm bu kara çarşaflı Arap kadınlarının sanki onları dövecekmişiz gibi bizden kaçtıklarını gördükçe espriler yerini kadını bu hale getiren anlayışı eleştirmeye bıraktı. Kadının saçının telinden, gözünden, ayağından, elinden azılıp üstüne atlanacağını düşünen zihniyet, onu binyıllardır -tektanrılı dinerden çok önceden beridir kadın örtünmektedir, yanlış anlaşılmasın söylediğim- farklı şekillerde örtüyor. Böylesine kara çarşaflar içindeki bir kadın, erkeğin esasında binyıllardır nasıl kendine güvensiz, korku dolu, hazımsız yaşadığının bir abidesidir. Kadını eve hapseden, onu sadece yatakta, ev işlerinde kullanan, yapabileceği, üretebileceği çok şey varken onu sadece erkeğine eş yapan zihniyet pek değişmiyor; kıyafetler değişse de.Ha bu arada kadın da erkek de çalışmayabilir ve hayatın şekillendirmesiyle sadece eş olmak, çocuğa iyi bir ebeveyn olmak da yeterince önemlidir ama burada bahsettiğim anlayış bundan çok farklı. Uzatmaya gerek yok.

Konser güzeldi. Seyirci de.

Selçuklu’nun muhteşem Çifte Minareli Medresesi ile, restorasyonu bittiğinde bütün bir meydan olarak çok güzelleşeceğine inandığım 3 Kümbetler’i ile, en son 2011 Ekim’inde Kampüs’te Caz Konserleri turnesiyle geldiğim, o akşamki Fenerbahçe-Başiktaş maçı sebebiyle seyircinin az ama bizi şaşırtacak kadar ilgili olduğu Erzurum’da garip bir hava vardı. Hepimiz gergindik bir şekilde. Ortak muayyen günlerini yaşamakta olan bir müzik grubu gibiydik adeta. Sabah hava oldukça sıcakken sonra yağan yağmur ile serin hatta soğuk bir havada konser verdik. Seyirci harikaydı. Sahnenin baktığı yönde ve tam karşımızda Star Wars’da uzun ince ayaklı,sivrisinek kılıklı savaş araçlarına benzer şekilde duran, geçen yıl düzenlenen Olimpiyatlar için yapılan kayakla uzun atlama pistinin ışıkları yanıyordu. Chewbecca ve ben, Han Solo çalarken ısınmanın yollarını arıyorduk…Darth ve Cemal Süreya ile girdiği iddiada yenişemeyip soyadından tek ”d” atan Eddie, bir Vader olmanın vakarıyla olan biteni izlemekle yetindiler. Sabah erken yola çıktık. Anadolu’nun kaderi, uçsuz bucaksız kıraç arazilerden, dağlardan geçerken internet sık sık kesiliyor. Yani kesilemeyeceğini iddia eden reklamlara güvenmeyiniz. Kitabınızı alınız. Bir aile dostumuz, müziğe yeni başladığımda bana ”Fişi çektiğinde müzik bitmemeli” demişti. Şu noktada akıllı telefonlarımız, uygulamalarımız ve laptoplarımızla her gittiğimiz yere neredeyse tüm hayatımızı sürükleyebiliyoruz.

Ama ya fiş çekilirse ne olacak?


8 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page